İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu, 684. F Oturması’nda hasta mahpus Adnan Öztel’in durumunu aktardı. Komisyon, Öztel’in yanı sıra Esila Ayık’ın da durumunu aktararak tüm hasta mahpusların serbest bırakılmasını talep etti
İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu, 684. F Oturması’nda 28 Nisan 2025 tarihinde kamuoyu ile paylaştıkları “2025 Hasta Mahpuslar Raporu”na göre hapishanelerde 161’i kadın, 1251’i erkek olmak üzere en az 1412 hasta mahpus bulunduğunu aktardı. Bu mahpusların 335’in ağır hasta, 230’un tek başına yaşamını devam ettiremeyecek durumda, 105’nin desteğe ihtiyacı olan hasta mahpus ve 188’inin düzenli kontrol altında tutulması gereken kişiler 0lduğunu aktaran Komisyon, bu hafta gündemlerine taşıdıkları Adnan Öztel gibi 11 yaşındaki kanser hastası olan Esila Ayık’ın da bu hasta mahpuslardan biri olduğunu belirtti:
Kronik kalp ve böbrek hastası olan, düzenli tedavi ve bakım ile yaşamını sürdürebilen Ayık’ın hapishanede tutulması, sağlık yanında yaşam hakkını da tehdit etmekte olup, derhal serbest bırakılması gerekmektedir.
684. F Oturmasında bu hafta, halen Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Hapishanesi’nde tutulan ağır hasta mahpus Adnan Öztel’in durumunu paylaşıldı:
Adnan Öztel; Bel Fıtığı, Hemoroid ve ileri derecede Behçet hastası olup, Behçet hastalığına bağlı olarak ileri derecede görme kaybı, diş problemleri ve mide rahatsızlıkları yaşamakta, yaşamını sürdürebilmek için başkalarının desteğine gereksinim duymaktadır.
Vasisi, komisyonumuza yaptığı açıklamada şunları söyledi:
Adnan henüz 55 yaşında ve 20 yıldır hapiste. Ben 13 yıl önce gözleri kör olmak üzereyken tanıştım kendisiyle. Bafra Hapishanesi’nde kalıyordu. Yaklaşık 3 yıl boyunca rahatsızlıklarına tanı konulmamıştı. Sonrasında Behçet tanısı konulmuş, Behçet hastalığı gözüne vurmuş ve görme kaybı yaşıyordu. Hastalığı tedaviye yanıt vermiyordu. Tüm sağlık raporlarını alarak İstanbul’da Behçet konusunda uzman bir doktora götürdüm. Doktor, acilen yeni bir tedaviye başlanılması gerektiğini, aksi durumda tamamen kör olabileceğini söyledi. Samsun’da götürüldüğü hastaneye gidip doktoruyla görüştüm profesörün önerdiği tedaviyi söyledim ve rica ettim. Doktor yardımcı olup ve tedaviye başladı. yüzde 40 görme kaybıyla körlüğü durdurabildiler. Yaklaşık 12 yıldır bu tedavi arada bir ilaç değiştirilerek yapılıyor. Ancak her ay düzenli olarak günü gününe serum alması gerekirken, düzenli götürülmüyor mutlaka aksama oluyor. Hastaneye sabah erken götürüp akşam geç saate kadar ring aracı içinde kelepçeli bekletiliyor, kışın soğukta yazın sıcakta, tuvalet ihtiyacı dahi görülmeden. İlaçları zamanında verilmiyor. Yanlış günde yanlış hastaneye veya yanlış birime götürülüyor bazen de. Bu duruma itiraz ettiğinde “sen mi daha iyi bileceksin, biz mi” diyorlar. Yapılan tetkiklerin sonuçları hakkında bilgi verilmiyor. Emar, ultrason v.s. için aylarca bekletiliyor. Diyet yemekleri yetersiz, besin değeri düşük. Behçet ilaçları pahalı ve ithal olduğu için ilaçlar zor bulunuyor. Bu durumlarda dışardan ilaç kabul etmiyorlar, kendileri de “eczanede yok” deyip baştan savıyorlar. Oysa bir ay ilaç aksasa, büyük bir hızla görme kaybı başlıyor. Hapishanede tedavi koşulları yanında yaşam koşulları çok zor. Adnan bu zorluklara rağmen kitap yazıyor. 4 kitabı basıldı. Şu anda el yazması iki kitabı daha var. Sadece daktilo görevi görecek bir PC ya da daktilo isteği bile karşılanmadı. İzmir’e taşındığım için yılda 2 ya da 3 kez görüşe gidebiliyorum. En son geçen Mart’ta görüşe gittim, durumu daha da ağırlaşmış. Normal şartlarda dışarda dahi Behçet hastalığıyla mücadele oldukça güç. İyi beslenme, temiz hava, stressiz ortam, düzenli tedavi, destek dayanışma gerekiyor. Elbette bunların hiçbiri hapishanede söz konusu değil. Bedeni hastalığa direniyor henüz ama pes etmeden acilen serbest bırakılması ve tedavi için imkan tanınması gerekir. Kaygımız elbette ki içerde yaşamını yitirmesi. Çıkmasına 10 yıl var daha, bu koşullarda bu kadar yıl hayatta kalması çok güç.
Komisyon, tüm hasta mahpusların serbest bırakılmasını talep ederek açıklamalarını sonlandırdı.
Sendika.Org