1 Mayıs 2025 Taksim Tertip Komitesi, yaptığı basın toplantısında 1 Mayıs gününü, öncesini ve sonrasını değerlendirdi. Taksim 1 Mayıs’ının halkın hiçbir hakkını tanımadığını ortaya koyan iktidara karşı direniş iradesinin de bir beyanı olduğunu ifade eden komite, bu iradeyi sürdüreceklerini vurguladı
1 Mayıs 2025 Taksim Tertip Komitesi, yaptığı basın toplantısında 1 Mayıs gününü, öncesini ve sonrasını değerlendirdi. Komite adına yapılan açıklamada 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlama ısrarının sadece bir alan tartışmasına dayanmadığı, halkın hiçbir hakkını tanımadığını ortaya koyan iktidara karşı direniş iradesinin de bir beyanına dayandığını ifade etti.
19 Mart’ta başlayan halk isyanının Taksim iradesini meydanlarda dile getirdiğini, Taksim’in AİHM ve AYM tarafından da hak olarak tanındığını hatırlatan komite “Halkın sokakta ortaya koyduğu iradenin gerisine düşme hakkımız yok” dedi. Geri adım atmanın daha ağır sonuçları olacağının altını çizen komite, 1 Mayıs öncesinde yapılan ev baskınlarıyla ve 1 Mayıs günü alandan alınanlarla birlikte gözaltına alınanların 500’ü aşmasına rağmen bu iradeyi sokakta ortaya konduğunu belirtti.
Komite yoğun polis ablukasının yanı sıra planlama eksiklikleri nedeniyle buluşma alanına gelemeyenlerin eleştirisini de kabul ettiğini, bu deneyimden dersler çıkardığını ve daha iyisinin yapılabileceğinin farkında olduğunu ifade etti. Devamında ise toplumsal muhalefetin ekseriyetinin halkın direniş iradesini kavrayamadığını ifade ederek “Taksim tercihini marjinalleştirmeye ve karikatürize etmeye çalışan muhalefet örgütü yönetimlerinin de bir özeleştiri borcu vardır” dedi.
1 Mayıs 2025 Taksim Tertip Komitesi: “Taksim, halkın direniş iradesidir! Bu iradeyi sürdüreceğiz!”#1M2025Taksimhttps://t.co/zpopAjNkk7 pic.twitter.com/Fqk8Uj5eAM
— sendika.org (@sendika_org) May 3, 2025
Açıklamanın tamamı şöyle:
1 Mayıs 2025 Taksim, halkın direniş iradesidir! Bu iradeyi sürdüreceğiz!
Evrensel, toplumsal, anayasal hiçbir hakkımızı tanımadığını ortaya koyan bu iktidar karşısında 19 Mart’ta sokağa çıkıp meydanları zapt edenler bir irade beyanında bulundu: Bu iktidarın ülkeye biçtiği deli gömleğini giymeyeceğiz! Emeğimizi, özgürlüğümüzü, onurumuzu hedef alan, en temel yurttaşlık haklarımızı dahi ortadan kaldıran saldırılar karşısında isyan ve direniş hakkımıza başvuracağız! Muhalefetimizi, onun istediği yer ve biçimle sınırlandırmayacağız! İktidarın saldırılarını durdurmanın gereği neyse onu yapacak, hakkımızı hukukumuzu tanımayan iktidarın yasaklarını da tanımayacak, fiili meşru kitlesel bir mücadele ile direneceğiz!
Biz engel olmazsak bütün muhalefeti tasfiye etmeye niyet ettiğini gizlemeyen iktidarın 19 Mart’ta başlattığı yeni saldırı programını frenleten şey halkın direniş iradesidir! Beyazıt’ta, Saraçhane’de ve sonra ülkenin dört yanında kendini ortaya koyan bu iradeye rağmen, iktidarın gösterdiği yer ve biçimde muhalefet etmeye razı gelmek ise, toplumsal muhalefete yön veren örgütler açısında önümüzdeki tarihsel fırsata ve sorumluluğa sırt çevirmektir. Biz de iktidarın yasaklamaları karşısında “halkın direniş iradesini çiğnetmeyeceğiz” diyerek emeğimiz, onurumuz, özgürlüğümüz için 1 Mayıs’ta Taksim’e doğru yola çıktık. Taksim’in yasaklanmasının, basitçe bir meydan yasağı olmadığını, iktidarın hiçbir hakkımızı tanımama dayatmasının kabulü anlamına geleceğini söyledik. Meydanlara çıkan halk, kürsülere çıkan temsilciler ve hatta yüksek mahkemeler sözünü söylemiş, “1 Mayıs alanı Taksim’dir” demişken, “burada değil bizim gösterdiğimiz yerde olacaksınız” diyen iktidara boyun eğmeyeceğimizi, eğemeyeceğimizi söyledik.
İşçi sınıfının, gençliğin, halkın tüm ezilen kesimlerinin iktidar karşısında sözünün bir kıymeti olacaksa bunun adresi Taksim’di. Taksim, Türkiye işçi sınıfının hafızasıdır; tarihsel, toplumsal ve anayasal hakkıdır; politik irade beyanıdır. Taksim, 1976’dan 2025’e uzanan onurlu bir mücadelenin adresidir. 1977’de ve 1989’da yitirdiklerimizin anısına, ülkemizi ve geleceğimizi katliamcılara terk etmeyeceğimizin ifadesidir. 2000’li yıllarda Taksim Meydanı’nın ve 1 Mayıs gününün dişe dişe mücadelelerle kazanılabileceğini gösterdiğimiz, Gezi’nin yollarını açan yakın mücadele tarihimiz, bu iktidar karşısındaki irade beyanımızın en simgesel adresidir. 19 Mart 2025 isyanında meydanların ve kürsülerin verdiği “mücadeleye devam” sözüdür. Bu hafızaya, bu kazanılmış haklara, bu politik iradeye sahip çıkmak için 1 Mayıs’ta yönümüzü Taksim’e döndük!
Ülke tarihinin en ağır yoksullaştırma programı uygulanırken emeğin itirazını dillendirmek için bir araya geldik. Geleceksizlik dayatmasına isyan eden gençliğin coşkusuyla ayağa kalktık. En temel yurttaşlık haklarının elinden alınmasına “dur” diyen halkın onurunu kuşandık. Egemen sınıflar bütün dünyayı savaşlar ve katliamlarla hedef alırken ezilen halkların “savaşsız sömürüsüz bir dünya” talebiyle omuz omuza verdik.
Halkın direniş iradesine kulak verenlerin birlikteliği ile 1 Mayıs 2025 Taksim Tertip Komitesi’ni oluşturduk. 40’a yakın sendika, gençlik örgütü ve sosyalist kurumun inisiyatifiyle kurulan 1 Mayıs 2025 Taksim Tertip Komitesi, son akşama kadar süren yeni katılımlarla güçlendi. Üniversite forumlarında açık oylamalar yapıldı ve gençlik ağırlıklı olarak Taksim kararı aldı. Konfederasyonların merkezi kararlarına rağmen bir dizi konfederasyon üyesi sendika ve şubeler ile pek çok bağımsız sendika Taksim kararını aldı. Katılımlar son gün muhalefetin en geniş yelpazesine kadar uzandı. Görüldü ki toplumsal muhalefetin en geniş bileşenini bir araya getirecek olan da Valiliğin izni değil halkın direniş iradesi idi; Saraçhane meydanından yankılandığı gibi yasal miting değil fiili direnişti.
Sınırlı bir zamanda ve çok yönlü bir kara propaganda faaliyetine rağmen, iktidarın öngördüğümüz bütün baskı ve saldırılarına rağmen, iki gün üst üste düzenlenen, yüzlerce kişiyi hedef alan şafak operasyonlarına rağmen geri adım atmadık. Bütün hazırlığımızı Taksim’de kitlesel, birleşik, coşkulu bir 1 Mayıs kutlamak üzere yapıp, halkın tüm kesimlerinin katılımını gözeten bir planlama ile hareket ettik. 28 Nisan’ı 29 Nisan’a bağlayan gece yaklaşık 100 arkadaşımız “1 Mayıs’ta Taksim’e çıkacakları” gerekçesiyle şafak baskınları ile gözaltına alındı. 29 Nisan’da Tertip Komitesi adına düzenlediğimiz basın toplantısında, haklılığımızı ve kararlılığımızı vurguladık. O gün basın açıklamasını okuyan Kataş Sen Genel Başkanı Şahin Başaraner, yanındaki İnşaat-İş Örgütlenme Sorumlusu Yunus Özgür ve Limter-İş Genel Başkanı Kanber Saygılı’nın da aralarında bulunduğu bütün divan gözaltına alındı. İki gün içinde pek çok Tertip Komitesi üyesinin de bulunduğu yaklaşık 150 gözaltı gerçekleştirildi.
Dedik ki: “İktidara kötü bir haberimiz var. Ne yaparsanız yapın! İsterseniz bütün komiteyi alın! Taksim’e çıkacak olan iradeyi durduramayacaksınız! Bu irade birkaç kişinin değil 19 Mart’ta ayağa kalkan halkın iradesidir! Tarihin en ağır yoksullaştırma programı karşısında ‘artık yeter’ diyen emeğin iradesidir! Barikatları aşarak umutlarımızı yeşerten gençliğin iradesidir!”
30 Nisan akşamı İstanbul Valiliği, 1 Mayıs’ta Taksim’e gidecek olanları engellemek üzere İstanbul tarihinin en ağır ulaşım blokajını uygulayacaklarını ilan etti. Bunu sıcak bir deprem gündemi olduğu halde, böylesi bir blokaj toplu cinayete teşebbüs anlamına geldiği halde, iktidarın isyan korkusuyla yaptı. 52 bin polis görevlendirmesiyle Taksim’e çıkan yolları kapattı.
Her şeye rağmen binlerce kişi Taksim çevresine gelmeyi başardı. Tertip Komitesi’nin gözaltına alınmayan bileşenleri olarak biz de Mecidiyeköy’de buluştuk ve 10.30’da buluşmak üzere çağrı yaptığımız Şişli Camii önüne gitmek istedik. Çevremizde üniversite forumları, gençlik örgütleri, konfederasyonalara bağlı ve bağımsız sendikalar, milletvekilleri, sosyalist örgütler, örgütlü örgütsüz her yaştan binlerce insan vardı. Ancak daha insanlar yolda yürürken gözaltıları başlatan, bir araya gelişleri engelleyen yoğun polis terörüyle bu binlerce insanın bir araya gelmesi büyük ölçüde engellendi. Müzakere heyeti, sendika temsilcileri, milletvekilleri, tertip komitesi üyeleriyle birlikte Mecidiyeköy’de kurulan barikatın önüne gidip polisle görüştüğünde 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlamanın hakkımız olduğunu, bu hakkımızı kullanmak istediğimizi söyledi. Ancak polis herhangi bir uyarı yapmadan herhangi bir yanıt vermeden heyeti ablukaya aldı ve insanların arasına barikatlar örerek buluşmamıza izin vermedi.
Yine de dedik ki geri adım atmayacağız. Geri adım atmak bu iktidarın bize biçtiği deli gömleğini giymek demektir; biz bunu giymeyeceğiz, direniş iradesinden bir adım geri durmayacağız. Taksim çağrısına gelenler Mecidiyeköy ve Şişli çevresinde bulundukları her sokağı her alanı eylem alanına çevirdi. Polisin sert saldırılarına rağmen, emek ve özgürlük sloganlarını yükseltmekten geri durmadı. Gün boyu saatler süren eylemlerde 400’e yakın arkadaşımız, müzakere heyetinin tamamı dahil olmak üzere gözaltına alındık. Polis saldırıları sırasında çok sayıda arkadaşımız yaralandı. Gözaltına alınanların büyük çoğunluğu, savcılığın talimatıyla, 1 Mayıs’ın geçmesi bekletilerek, özel bir eziyetle, otobüslerde tutulup gece saatlerinde bırakıldı. İlk basın toplantısını yapan Tertip Komitesi üyeleri de dahil olmak üzere çok sayıda arkadaşımız da 2 Mayıs’ı 3 Mayıs’a bağlayan gece serbest bırakıldı. Bu birkaç günlük süreçte gerçekleşen 600’e yakın gözaltı işleminde, arkadaşlarımızdan tutuklananlar da oldu.
Yine de durduramadılar, işte buradayız. Bir günlük eylem değildi yaptığımız, bir günlük bir irade beyanı değildi. Biliyoruz ki halkın sokakta ortaya koyduğu iradenin gerisine düşme hakkımız yok. İktidarın tüm muhalefete, emeğe, haklara, özgürlüklere savaş açtığı ve halkın da direnişe geçtiği bu kavgada, hangimiz geri adım atarsak bu geri adımın altında kalacağız. Taksim geri adım atmamanın sözüdür. 1 Mayıs günü Taksim yollarına gelen, yönünü Taksim’e çeviren, bizimle birlikte omuz omuza direnen tüm herkese teşekkür ediyoruz. Ülkenin diğer kentlerinde, 1 Mayıs meydanlarında Taksim sloganlarını yükseltenlerin, aklı ve kalbi bizimler olanların selamını da alıyoruz. Günün başarısı onlarındır. Çağrımıza kulak veren ancak polis engellerinin yanı sıra bu engelleri aşmaya dönük planlamamızdaki yetersizliklerden dolayı alana taşıyamadığımız, sesini sesimize katamadığımız, buluşamadığımız tüm dostlarımızın eleştirisini de alıyoruz. Günün eksikleri de Tertip Komitesi olarak bizimdir. Bu deneyimden dersler çıkardığımızın ve daha iyisini yapabileceğimizin farkında olduğumuzun bilinmesini isteriz.
1 Mayıs 2025 Taksim eylemi göstermiştir ki, esas pusulamız halkın direniş iradesidir. Onun adresi de Taksim’dir. Toplumsal muhalefetin geneli adına sorumluluk aldıkları halde, kendi öznel yetersizliklerini ya da iktidarın yasaklarını gerekçe göstererek, sokaktaki direniş iradesini okuyamayan, bu imkana ve sorumluluğa sırt çeviren, verdikleri Taksim sözlerini rafa kaldıran, hatta Taksim tercihini marjinalleştirmeye ve karikatürize etmeye çalışan muhalefet örgütü yönetimlerinin de bir özeleştiri borcu vardır.
1 Mayıs 2025 Taksim iradesi, halkın direniş iradesidir. İktidar karşısında tek güvencemiz olan bu direnişi sürdürme iradesidir. Halkın direniş iradesine yaslanan bu zeminin, bizlere mücadelenin devamına ilişkin yeni sorumluluklar yüklediğinin farkındayız. 19 Mart’tan 1 Mayıs’a geçen süreç, Türkiye sınıf mücadeleleri ve toplumsal muhalefet hareketi açısından yeni bir dönemin kapılarını aralamıştır. Gençlik, işçi sınıfı, ezilen tüm halk kesimleri ve direnişin bütün özneleri bizi günün gerekleri doğrultusunda yenilenmeye, örgütlenmeye, direnmeye, sorumluluk almaya çağırıyor. Bu sorumluluğun ve sözümüzün ne anlama geldiğinin farkındayız. Bunun ciddiyetiyle hareket edeceğiz.
1 Mayıs günü Taksim çevresindeki varlığımız, pankartlarımız, sloganlarımız, flamalarımız, dayanışmamız yalnızca Taksim’de olan değil ülkenin diğer kentlerinde, kendisi sokakta meydanlarda ama aklı ve kalbi bizimle birlikte Taksim’de olan binlerin, on binlerin, yüz binlerin, milyonların iradesi mücadeleye devam diyor. Bu sözün ne anlama geldiğini, nasıl bir ciddiyet arz ettiğini bilmiyor değiliz, bu ciddiyetle bu samimiyetle direnişimizin ve dayanışmamızın gücüyle mücadele etmeye devam edeceğiz. Her yer Taksim, her yer direniş diyoruz. Mücadeleye devam…
Sendika.Org