Çağdaş Hukukçular Derneği İstanbul Şubesi’nin çağrısıyla avukatlar; Selçuk Kozağaçlı’nın tahliye edildikten sonra yeniden tutuklamasına karşı basın açıklaması yaptı. Yapılan açıklamada “Bizi makbul avukatlar yapamadılar, yapamayacaklar” denildi
Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul Şubesi; ÇHD Onursal Genel Başkanı Avukat Selçuk Kozağaçlı’nın, Silivri Hapishanesi’nden tahliye olmasının üzerinden 24 saat geçmeden yeniden gözaltına alınıp tutuklanmasına karşı basın açıklaması yaptı. 22 Nisan 12.30’da Bakırköy Adliyesi’nde bir araya gelen avukatlar “Bize böyle davranmalarına izin vermeyeceğiz: Selçuk Kozağaçlı’ya özgürlük” pankartı açarken sık sık “Savunma susmadı, susmayacak” sloganı atıldı.
Okunan basın açıklamasında Avukat Selçuk Kozağaçlı’nın 13 Kasım 2017 tarihinde gözaltına alınıp tutuklandığını hatırlatarak hiçbir modern hukuk sistemine uymaksızın sürdürülen bir yargılamayla hapsedildiği ifade edildi. Açıklama şöyle:
16 Nisan Çarşamba günü Avukat Selçuk Kozağaçlı; haksız bir şekilde verilmiş olan 11 yıl üç ay hapis cezasının kanunlara göre koşullu salıverilme tarihini doldurması nedeniyle; 1 yıl iki ay gecikmeli olarak toplamda 8 yıl beş ay hapiste tutulmasının ardından Bakırköy 2. İnfaz Hakimliği kararı ile koşullu şekilde tahliye edilmiştir.
17 Nisan 2025 tarihinde Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nın koşullu salıverme kararına usuli sebepleri gerekçe göstererek yapmış olduğu itiraz, yine aynı İnfaz Hâkimliği tarafından kabul edilmiş ve bir gün önce salıverilmesine karar verilen Selçuk Kozağaçlı hakkında yakalama kararı çıkarılmıştır. Aynı gün Kozağaçlı’nın evine siyasi şube polisleri gelmiş ve hakkında yakalama kararı olduğunu söylemiştir. Söz konusu yakalama kararı neticesinde Kozağaçlı gözaltına alınmış ve avukatlarına ve meslektaşlarına dahi gösterilmeden Çağlayan Adliyesine getirilmiş ve ardından yeniden Silivri 9 No’lu Hapishanesine gönderilmiştir.
Bakırköy 2. İnfaz Hakimliği’nin vermiş olduğu son karara tarafımızca itiraz edilmiştir. Bugün burada, bu hukuksuz kararı protesto etmek, itirazlarımızı bir kez de hep birlikte yüksek sesle tekrarlamak için toplandık.
Selçuk Kozağaçlı hakkında aynı infaz hakimliği tarafından aralarında 24 saat olmadan iki farklı karar verilmiştir. İnfaz hakimliği öncelikle Kozağaçlı’nın tahliyesine karar vermiş, ardından ise aynı hâkim kendi kararını yok sayarak söz konusu tahliye kararını kaldırmıştır. Bu keyfiliği aynı dosyadan, 2018 yılında ÇHD’li arkadaşlarımız hakkında tahliye kararı verilip 24 saat geçmeden tekrar tutuklama kararı verilmesinden; tahliye kararı veren Ağır Ceza Mahkemesi heyetinin 3 farklı yere sürülmesinden tanıyoruz. Bu keyfiliği yeniden tutuklama sonrasında her duruşmada usuli ve hukuki gereklilikleri hiçe sayan mahkeme heyetinden hatırlıyoruz.
Tüm bu hukuki terimlerin ardında tek gerçek vardır: Şartlı tahliye kararının kaldırılması yönünde verilmiş olan karar söz konusu hukuki süreçle ilgisi olmayan ve söz konusu dosyada hiçbir işlem yapmayan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından duyurulmuştur. İstanbul Başsavcılığı Kozağaçlı’nın gözaltı haberini başka kimselere bırakmamış, hevesle bizzat kendisi vermiştir. Bu durum tek başına talimatın kim tarafından verildiğini de talimatlı yargılama konusunda ne kadar pervasızlaşıldığını da açıkça ortaya koymaktadır.
Bugün onursal başkanımıza yöneltilen hukuksuzlukla yeniden gündeme gelen “infaz yakma” uygulaması ilk kez karşılaşılan bir uygulama değildir. Aksine Selçuk Kozağaçlı’ya özgü işletilmiş tüm talimat zincirine ek olarak uzun zamandır süregelen, denetimli serbestlik ve şartlı tahliye kararlarının hapishane İdare ve Gözlem Kurullarınca keyfi kıstaslar ve formalitelere bağlanmasının bir örneğidir. Tutsakların tahliyelerinin uzun yıllardır belirsiz ve keyfi kıstaslara bağlanması siyasal iktidarın iki yüzlü ceza ve infaz politikalarının, yargıdaki güdümlülük halinin ulaştığı noktayı tekrar ortaya koymaktadır.
Üzgün değiliz, umutsuz değiliz. Selçuk Kozağaçlı’nın tahliye olur olmaz söylediği gibi, daha iyi bir ülkede yaşama idealini taşımaya ve bunun mücadelesini vermeye devam edeceğiz. İşçilerin, devrimcilerin, sosyalistlerin, yurtseverlerin avukatlığını yaptığı için ceza verilen, 8.5 yıl boyunca hapsedilen Selçuk Kozağaçlı’nın da söylediği gibi: Islah olmadık!
Ne ÇHD’ye, ÖHD’ye yönelik operasyonlarda, ne OHAL’in ilk kararnamesiyle derneklerimiz kapatıldığında, ne Tahir Elçi, Ebru Timtik katledildiğinde; ne İstanbul Barosu’na, barolarımıza saldırıldığında, ne Fırat Epözdemir, Can Atalay tutuklandığında, ne de onlarca arkadaşımız tutsak edildiğinde ıslah olduk. Bizi makbul avukatlar yapamadılar, yapamayacaklar!
İlgili haberler:
Sendika.Org