“Sokaklarda ilk günlerdeki kızgın tablo olmadığı için, hareket dağılıyor ya da sönümleniyor gibi düşünenler olabilir ama bu hareketi yaratan hiçbir sebep henüz ortadan kalkmadı. Geniş öğrenci kitleleri hâlâ öfkeli, kararlı ve gözü sokakta. Kapitalist sistem, kendi sonunu engellemeye çalışırken öğrencilerin bu öfkesini bastırmak için çeşitli yollar izlese de eylemlerimiz zaman zaman seyrekleşse de gelmekte olanı durduramayacaklar. Özellikle öğrenci gençliği ama aynı zamanda bütünüyle bir halk, insanca bir yaşam için sağlam adımlarla yürümeye devam edecek”
“Kampüslerden meydanlara: İsyan, gençlik ve 1 Mayıs” başlıklı dosyamızın sıradaki söyleşisini Devrimci Öğrenci Birliği’yle (DÖB) yaptık.
DÖB, 19 Mart’ta üniversite gençliğinin barikatları yıkmasının sadece İmamoğlu’na yapılan hukuksuzluktan doğmadığını belirtti. Yoksullaştırma ve geleceksizleştirme dalgasıyla ucuz işgücüne dönüştürülen gençliğin, zincirlerinden kurtulup isyanını kuşanmayı seçtiğini ifade ederken tüm saldırılara rağmen gençlik için adresin sokak olduğunu vurguladı.
DÖB, “‘Hükümet istifa’ devamını doldurmak ve kitleleri devrim hedefinde kararlı ve cüretli bir şekilde yürümesini sağlamak açık bir gerekliliktir” ifadelerini kullanırken gençlik örgütlerinin birleşik bir mücadele hattı kurmasını önemsediklerine dikkat çekti.
DÖB, 2025 1 Mayıs’ına giden süreçte işçi sınıfıyla dayanışma içerisinde olacaklarını söylerken 1 Mayıs’ta “Kapitalizmi-barikatı aşmaya, 1 Mayıs’ta Taksim’e” şiarıyla Taksim’de olacaklarını duyurdu.
Sendika.Org’un soruları ve Devrimci Öğrenci Birliği’nin yanıtları:
19 Mart’ta üniversite gençliğinin barikatları yıkmasıyla başlayan hareketi ve gidişatını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Öğrenci gençliğinin geçtiğimiz haftalarda sokakları kasıp kavuran eylemlere dönüşen öfkesi yoktan ya da yalnızca İmamoğlu’na yapılan hukuksuzluktan doğmadı. Öğrenci gençliği öyle bir geleceksizlik, açlık, sefalet, yalnızlık ve baskı içindeydi ki tüm kurumlarıyla, bizlerden gerici ve köleleştirilebilecek bir nesil yaratmaya çalışan faşist düzene karşı bu son hukuksuzlukla birlikte zincirlerinden kurtulup isyanını kuşanmayı seçti. Hareketi başlatan ve ona büyük bir dinamizm katan, alevlendiren öğrenci gençliğinin kendisi oldu. Engelleri, barikatları aşarak, on binler olarak eylemlerimizi sürdürdük, akademik boykotlar ve işçi sınıfı ile dayanışmalar ördük.
Çok güçlü başlayan sokak eylemleri, hem CHP hem de bu düzenin tüm baskı kurum ve aygıtları eylemlerin daha ileri bir boyuta ulaşmadan sönümlendirebilmek için işe koyuldu. Zaten her ideolojiden insan barındıran geniş öğrenci kitlesine, milliyetçi-faşist düşünceleri ve çeteleri sokmak için kollarını sıvadılar. Tutuklamalar ve gözaltılar ile devrimci öğrencileri engellemeye çalıştılar.
Hareketi asıl hedefimize doğru yönlendirecek olan öncülüğü, birleşik bir tavrı devrimciler olması gerektiği gibi ele geçiremedi. Bu yüzden sokaklarda ilk günlerdeki kızgın tablo olmadığı için, hareket dağılıyor ya da sönümleniyor gibi düşünenler olabilir ama bu hareketi yaratan hiçbir sebep henüz ortadan kalkmadı. Geniş öğrenci kitleleri hâlâ öfkeli, kararlı ve gözü sokakta. Kapitalist sistem, kendi sonunu engellemeye çalışırken öğrencilerin bu öfkesini bastırmak için çeşitli yollar izlese de eylemlerimiz zaman zaman seyrekleşse de gelmekte olanı durduramayacaklar. Özellikle öğrenci gençliği ama aynı zamanda bütünüyle bir halk, insanca bir yaşam için sağlam adımlarla yürümeye devam edecek.
Bu süreçte gençlik örgütlerinin özgün rolü ne olabilir?
Bu süreç bize gösterdi ki devrime giden süreçte ve aynı zamanda halkın ayaklanmasında gençlik itici güç oluyor. Okulları, meydanları, yaşamın birçok alanını eylem alanına çeviren gençlik, emekçi kitlelerin yüzünü sokağa döndürüyor. Bu yüzden öncü ve ilerici öğrencilerden oluşan devrimci-sosyalist gençlik örgütlerine çok önemli bir rol düşüyor. Son süreçte gelişen hareket bize şunu da gösterdi:
Devrimci bir öncülük olmadan süregelen eylemler gençliği devrim hedefinden uzaklaştırmaya, dağınıklığa, düzen içi kalıplara hapsolmaya itiyor. Faşist devlet baskı araçlarıyla kitlenin örgütsüz durumundan faydalanarak kitleyi ezmeyi, gözaltı ve tutuklamalarla tehdit etmeyi arttırıyor. Bir ayaklanmanın zafere ulaşabilmesi için tüm gençliğin “Hükümet istifa” diye slogan attığı bir noktada bu sloganın devamını doldurmak ve kitleleri devrim hedefinde kararlı ve cüretli bir şekilde yürümesini sağlamak açık bir gerekliliktir. Bu noktada gençlik örgütleri olarak gereken devrimci öncülüğü birleşik mücadele ile sağlamamız ve hâlâ sokakları doldurmaya devam etmek için bekleyen öğrencilerle, bizleri ve süreci dağıtmaya çalışan faşist sisteme karşı mücadele hattını birlikte örmemiz gerekmektedir.
2025 1 Mayıs’ına gençlik nasıl katılacak, değerlendirmeniz nedir?
Eylemlerin ilk gününden beri gençlik Taksim hedefinden, ısrarından bir an olsun vazgeçmedi. Sokakları sarsan mücadelemizi Taksim Meydanı’na yöneltmek, Taksim’in tüm sokaklarını doldurmak isteğiyle gençliğin içinde büyük bir ateş yanıyor. Bu süreçte öğrenciler arasında yaptığımız forumlarda, gençliğin hedefinin 1 Mayıs’ta Taksim Meydanı olacağı gözler önüne seriliyor. Özellikle, halihazırda başlatmış olduğumuz ve ayaklanmaya varan bir sürecin içindeyken Taksim’i zorlamanın ayrı bir önemi olduğu ortada.
Gençlik olarak 1 Mayıs için Taksim hedefi belirlerken; 1 Mayıs’ın asıl önemini, emekçi ve işçi sınıfı ile yan yana yürümeyi hedefliyoruz aynı zamanda. Eylemlerde “Genel grev, genel direniş” dediğimiz gibi, 1 Mayıs’a giden süreçte de sınıf bilincini ve işçi sınıfı ile dayanışmayı bırakmıyoruz. DÖB olarak, “Kapitalizmi-barikatı aşmaya, 1 Mayıs’ta Taksim’e” şiarıyla her sene olduğu gibi gerçek 1 Mayıs alanında, Kızıl Meydan Taksim’de olacağımızı duyuruyoruz.
Tüm öğrenci gençliğini, kapitalist sistemin bizi pasifize etme çabalarına karşı, düzen içi burjuva partilerinin 1 Mayıs’ta bizi Taksim’den uzaklaştırmaya, başka yerlere yönlendirme ve yıldırma çalışmalarına karşı birleşerek Taksim’e yürümeye davet ediyoruz.
Sendika.Org