Derdiniz, ciddi ciddi bizlerin kredi kartları mı? Taksite düşmüş hayatlarımız mı? 12 aya bölmeye çalıştığımız borçlarımız mı? Cüzdanlarımızda taşıdığımız tüm o kartlar, haklısınız, koca bir dert, Mehmet Şimşek! Ama cüzdanlarımızdaki o kart kalabalığı, yoksulluğumuzun da hikayesi!
“Doya doya bir et yemeği yemeyeli çok uzun zaman oldu… Sanmayın ki yemiyoruz! Yiyoruz! Ama her yemeğe en fazla 250 gram koyuyoruz! Et almak değil de, topu topu 1 kilo et alıp, onu 250-250 diye 4 parçaya ayırtırken, utanıyorum desem… O kadar alışmışlar ki bizim gibilere! O kadar çokmuş ki bizim gibiler! Yoksullar…”
Haklı…
O kadar çok ki, bana gelen mesajlarda, yaşadığı hayatın zorluğundan bahsedenler!
O kadar büyük bir kalabalık var ki, “eskiden böyle miydi” diyenler!
Açlık ve yoksullukla terbiye (!) edilmeye çalışılan bir ülkeyi tok karnına yönettiği bu kadar belli insanların korkmadan, ürkmeden, dışarıda hiçbir şey olmuyormuşçasına hayatlarına devam edebilmesinin rahatlığına “helal olsun” demek geliyor içimden… Aslında, dibine kadar haram olsun diyorum, hatta zehir zıkkım olsun diye de ekliyorum ama, benim şu ömrü hayatımda hiçbir zaman sahip olmadığım o rahatlığı böylesine, gözümüzün içine soka soka sergilemelerine helal olsun diyorum!
Yönettiklerine reva gördüklerinden korkmayanların hayatlarımıza iliştirdikleri o yoksulluğu yönetenlerden biri, hani şu Amerika’dan gelip de “Kredi kartına bu kadar da taksit olur mu?” diyen hani, “Avrupa’da böylesi yok” deyip de şaşırmış numarası yapan da hani…
Mehmet Şimşek, Avrupa’nın her hangi bir ülkesinde, en çok da şu sözünü çokça ettiği İngiltere’de, bu kadar derin bir yoksulluk yaşansaydı ve ülkeyi yönetenler bu duruma nispet yaparcasına lüks içinde yaşamaya devam etseydi, ne olurdu diye düşünüyor? Fransa, Belçika, Danimarka, İsviçre ya da Hollanda’da bir lider, bir başka ülkeye giderken 4-5 uçak kaldırıyorsa, hatta lüks makam araçlarını da beraberinde taşıyorsa, yönettiği yoksulluğun milyonları ne yapardı diye düşünüyor?
İngiltere’nin başkentinde, Londra’da, kendi halinde bir başbakanlık konutundan yönetilen koca ülke, bizdeki gibi saray gibi külliyelerle çevrilseydi, maaşı kirasına bile yetişmeyen vatandaşı ne söylerdi diye düşünüyor?
Hayatı Avrupa’da geçmiş Mehmet Şimşek, et almaya bile gücü yetmeyecek hale gelmişlerin ülkesinde, milletvekillerine özel lokantada, 550 çeşit yemekten oluşan menüyü normal karşılayıp afiyet olsun derken, artık tek tencereyi bile kaynatmakta zorlananlar, o afiyet olsun yerine ne derdi diye düşünüyor?
Kariyer sınavlarından en yüksek derecede puanlar alıp, devlette çalışmaya hak kazanmışların, siyasi kaygılarla kurgulanan mülakat odalarında kaybettikleri geleceklerine konulan ipotek, o hep bahsettiği Avrupa’da yaşanıyor olsaydı, toplumsal tepki ne olurdu diye düşünüyor?
Sevgili Şimşek, dua et ki Türkiye’desin!
Ama hala hiçbir şeyin farkında bile değilsin!
Washington’a uçarken 4-5 uçak kaldıranların Ankara’sı “büyük ülkeyiz” fotoğrafları verecek diye halkın faturası kabartmaya devam ederken, kendi gerçeğine gözlerini kapatıyorsun! Bugün sosyal medyada paylaşılan, TBMM/Dokunulmazlar lokantasında, etli/çorbalı/mezeli/içeçekli bir yemeğin 125 TL’lik çok çeşitli haline en çok da!
Sizin Ankara olarak haliniz ortadayken, hepimiz kral çıplak diye haykırırken, derdiniz, ciddi ciddi bizlerin kredi kartları mı? Taksite düşmüş hayatlarımız mı? 12 aya bölmeye çalıştığımız borçlarımız mı?
Cüzdanlarımızda taşıdığımız tüm o kartlar, haklısınız, koca bir dert, Mehmet Şimşek! Ama cüzdanlarımızdaki o kart kalabalığı, yoksulluğumuzun da hikayesi! Sizlere yansımayan krizlerin bizlere dayattığı faturalar! Washington semalarından Amerika’ya inen görkemli Türkiye hikayesinin bizlere dayattığı maliyet!
Dedim ya, dua edin, Avrupa’da bir ülkeyi yönetmiyorsunuz!
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.