Mısır’da seçim süreci Mart 2012’de tamamlanacak ancak sandığın galibi şimdiden belli: Müslüman Kardeşler’in partisi Özgürlük ve Adalet Partisi (FJP). Jadaliyya’dan çevirdiğimiz aşağıdaki yazı, FJP’nin kuruluşu, ayaklanma sırasında ve seçim sürecindeki tavrı, yaşadığı bölünmeler, sınıfsal duruşu, din-siyaset ilişkisine dair güncel yorumu üzerine derli toplu bir rapor sunuyor. Yazıda ortaya konan veriler ayrıca, ayaklanma sürecinin sonuçlarını İslamcıların […]
Mısır’da seçim süreci Mart 2012’de tamamlanacak ancak sandığın galibi şimdiden belli: Müslüman Kardeşler’in partisi Özgürlük ve Adalet Partisi (FJP). Jadaliyya’dan çevirdiğimiz aşağıdaki yazı, FJP’nin kuruluşu, ayaklanma sırasında ve seçim sürecindeki tavrı, yaşadığı bölünmeler, sınıfsal duruşu, din-siyaset ilişkisine dair güncel yorumu üzerine derli toplu bir rapor sunuyor. Yazıda ortaya konan veriler ayrıca, ayaklanma sürecinin sonuçlarını İslamcıların iktidara gelişine indirgeyen yaklaşımların yersizliğini de ortaya koyuyor
25 Ocak 2011 Devrimi olmasaydı Müslüman Kardeşler’in siyasi partisi olan Özgürlük ve Adalet Partisi (FJP) var olamazdı. O zamana kadar, Mısır’ın en güçlü İslami örgütü olan Müslüman Kardeşler (MK), sadece parti kurma hakkından mahrum değildi, aynı zamanda -en azından yasal olarak- siyasi hayattan da men edilmişti. Sonuç olarak, grup, eski Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek’in egemenliği altında siyaset yapmak için gözaltılar ve baskılar gibi ağır bir bedel ödemek zorunda kalmıştı.
Grup onlarca yıldır ülkenin siyasi arenasında yer edinmeye çalışıyordu fakat Mübarek rejiminin MK’yi sıkı sınırlar içinde tutmaya çalışan muhalefetiyle karşılaştı. Şimdi, 25 Ocak ayaklanmasından sonra, grubun siyasal emelleri benzeri görülmemiş bir şekilde yeniden dirilmiştir.
Resmi olarak 2011’in Mayıs ayında kurulmuş olan Özgürlük ve Adalet Partisi, modern bir devlet, demokrasi, kadın hakları ve ulusal birlik için kararlı olduğunu söylüyor. Özgürlük ve Adalet Partisi’nin yaklaşık dokuz bin kişiden oluşan ilk üyeleri bin kadar kadını ve yüz kadar Kıpti’yi (Mısırlı Hıristiyan) kapsamaktadır. Yeni üyeler, daimi üyeliğe uygun hale gelebilmek için performans kayıtları baz alınarak yapılan altı aylık bir deneme süresine tabi tutulurlar. FJP, -Selefî El Nur ile birlikte- deneme süresiyle üye alımı yapan Mısır’daki az sayıdaki siyasi partiler arasındadır.
Müslüman Kardeşler ilk olarak birkaç yıl önce bir siyasi parti kurmayı düşündü ama aslında faaliyete geçme yönünde somut adımlar atılmadı. Grubun hayır işleri ve vaaz işleri ile kısmen çeliştiği gerekçesiyle, Dini Rehber Muhammed Badie de dahil olmak üzere Müslüman Kardeşlerin bazı figürleri bir parti kurma fikrine karşı durdular. Öneriye karşı parti içi muhalefet başta güçlüyken, devrimin bir siyasi parti oluşumunu mümkün kılmasından sonra bu muhalefet azalmıştır.
Müslüman Kardeşler’in sözcüsü Velid Şalabi’ye (Walid Shalabi) göre, Özgürlük ve Adalet Partisi ile Müslüman Kardeşler aynı İslami idealleri paylaşıyor ancak yönetim ve finans konularında ayrışıyorlar. Şalabi, Jaddaliya/Ahram Online’a verdiği demeçte, gerektiğinde birinin diğerine yardım edeceğini belirterek şunları ekledi: “Müslüman Kardeşler’in rolü partiden daha büyüktür. Bir sivil toplum kuruluşu olarak Müslüman Kardeşler örneğin vaaz yoluyla Mısır toplumunun çeşitli yönlerini geliştirmek üzerine çalışıyor. Buna karşılık, Özgürlük ve Adalet Partisi sadece siyaset yapmaktadır” diye belirtmiştir. Ayrıca “Müslüman Kardeşler ile Özgürlük ve Adalet Partisi, örneğin seçimler sırasında bazı durumlarda işbirliği yapacaklardır.”
Bununla birlikte gözlemciler hala Müslüman Kardeşler ve onun partisini ayırt etmekte zorlanıyorlar ve muhabirler de bu ikisinin ismini sık sık karıştırıyor; bunun sebebi kısmen pratikte Müslüman Kardeşler ve Özgürlük ve Adalet Partisi’nin iki ayrı varlık gibi davranmamasıdır. Örneğin, Müslüman Kardeşler’in liderleri üyelerine FJP dışında başka partilere katılmamaları konusunda açık direktifler verdi ve Mısır Akımı [Halk ayaklanması süreci Müslüman Kardeşler’in genç tabanı içinde ayrışmaları tetikledi ve Mısır Akımı da ayaklanma içinde aktif olan bir kesimin Müslüman Kardeşler merkezinden uzaklaşmasının bir sonucu olarak açığa çıktı; Sendika.Org’un notu] gibi diğer partilere katılmayı seçenler Müslüman Kardeşler’deki kayıtlarına bakılmaksızın hareketten ihraç edildiler.
Devrimden önce
Müslüman Kardeşler, bir öğretmen ve din âlimi olan Hasan El Benna tarafından 1928’de kurulmuştur. 1940’larda geleneksel siyasi partiler -özellikle El Wafd- güvenilirliklerini kaybederken, Müslüman Kardeşler etkisini arttırdı. Müslüman Kardeşler monarşinin devrildiği 1952 devriminin arifesinde ülkenin en büyük siyasi grubu olarak kabul ediliyordu. Müslüman Kardeşler’in bir müttefiki olan Mısır lideri Cemal Abdül Nasır siyasi partileri yasakladı ve bu amaçla çok fazla şiddet kullanarak 1950’li ve 1960’ı yıllarda Müslüman Kardeşler’in siyasi rolünü ortadan kaldırdı. Enver Sedat, hareketin liderlerinin 1970’lerde işlerini devam ettirmelerine izin verdi ve böylece Müslüman Kardeşler yirmi yıldan fazla süren bir aradan sonra yeniden doğdu. Hüsnü Mübarek rejimi altında faaliyet ölçekleri kısıtlanmasına rağmen Müslüman Kardeşler’in resmi bir hukuki statüsü olmadan siyasal yaşama katılmasına izin verildi. Faaliyetlerinin devam etmesiyle birlikte, adı ülkeden ülkeye değişmesine rağmen Müslüman Kardeşler birkaç on yıl boyunca Suriye, Suudi Arabistan, Sudan, Ürdün, Filistin, Lübnan, Irak, Yemen, Kuveyt ve Bahreyn de dâhil olmak üzere çeşitli Arap ülkelerinde etkisini arttırdı. Müslüman Kardeşler’in siyasetle olan ilişkisi, önde gelen görevinin vaaz ve hayır işleri olduğunu savunmakla birlikte zaman içinde giderek büyüdü.
Müslüman Kardeşler, kimi zaman diğer partilerle ittifak da kurarak, 1984’te yapılan parlamento seçimlerinden itibaren aday çıkarmaya başladı. Alt yasama meclisindeki koltukların yüzde yirmisini kazanıp meclis tarihinin en büyük muhalefet grubu olduğunda 2005 seçimlerine kadarki en büyük seçim zaferini yaşadı. Müslüman Kardeşler’in 2005 seçimlerindeki başarısını tekrarlamaması için 2010’daki seçimlerde Hüsnü Mübarek rejiminin alçakça sahtekârlıklara başvurduğuna inanılıyor.
Müslüman Kardeşler, 25 Ocak Devrimi’nden kısa bir süre önce, Mübarek’in devrilmesine yol açacak olan ülke çapındaki kitlesel protestolara katılmama kararını aldı -bu karar daha sonra değiştirilecekti. Grubun gençliği, liderlerine ters düşüp 25 Ocak gösterilerine katılmış olsa bile, MK genel olarak düzenlenen protestolara katılmaktaki ilk gönülsüzlüğünden ötürü eleştirilmektedir. Ayrıca, birçok Müslüman Kardeşler üyesi Mübarek’in devrildiği 18 günlük ayaklanma sırasında oldukça faaldi ve meydanda yer alan siyasi hareketlerin geri kalanı ile birlikte Tahrir Meydanı’nın protestocular tarafından işgalinin savunulmasında merkezi bir rol oynadı.
Özgürlük ve Adalet Partisi’nin duruşu Müslüman Kardeşler Rehberlik Bürosu’na tabi değildir ve bu Essam El Eryan gibi liderlerin partinin liderliğini üstlenmeden önce Müslüman Kardeşler içindeki görevlerini bırakmalarıyla mümkün olmuştur. Ancak birçok gözlemci, Rehberlik Bürosu’nun kararlarının ve karşı çıkışlarının partiye de yansıdığına inanmaktadır. Ağustos ayında, Müslüman Kardeşler’in yüksek rütbeli üyesi Suphi Salih (Sobhi Saleh), yasama seçimlerinde hareketin Özgürlük ve Adalet Partisi adaylarına oy verilmesi talimatının verilebileceğini söyledi. Müslüman Kardeşler ayrıca, üyelerinin Özgürlük ve Adalet Partisi dışında herhangi bir partiye katılmasını yasakladı ve talimatlara uymayan üyelerin cezalandırılacağını açıkladı.
Parti yapısı
Bir Yüksek Kurul (YK) ve Yönetim Kurulu partinin çalışmasından sorumludur. Bu iki kurum, tüm valilik temsilc
iliklerinden oluşan, Genel Meclis (GM) tarafından seçilir. Parti üyelerinin, dört yıllık bir dönem için GM içinden kendi temsilcilerini seçmesi gerekir, ancak ilk GM üyeleri seçim olmadan atanmıştır. Ayrıca her dört yılda bir seçilen YK, mutlak çoğunluk tarafından alınan kararları onaylar.
Müslüman Kardeşler’in Özgürlük ve Adalet Partisi’nin mevcut liderlerini ataması grup içinde ciddi sürtüşmelere neden olmuştur. Hareketin genç üyelerinin çoğu Müslüman Kardeşler’in gençliği göz ardı etmesi ve şeffaf olmayan bir şekilde yapılması gerekçesiyle bu atamaları reddetmiştir. Muhalif gençlik, kendi partilerini yani Mısır Akımı’nı kurmaya karar vermiştir. Yanıt olarak, Müslüman Kardeşler’in liderleri diğer partilere katılmak için Rehberlik Bürosu emirlerini ihlal ettikleri gerekçesiyle bu üyeleri gruptan kovmuşlardır.
Milletvekili seçimleri
Müslüman Kardeşler, bir sonraki parlamentoda, dağıtılan Mübarek’in Ulusal Demokratik Parti’sinin (NDP) yerine geçecek en becerikli ve en iyi örgütlenmiş siyasi güç olmaya hazırlanıyor.
Özgürlük ve Adalet Partisi lideri Muhammed Morsi, yaygın iddiaların aksine Müslüman Kardeşler’in bir sonraki parlamentoya hâkim olma isteğinin olmadığını ve Mısır toplumunun tüm kesimlerini temsil eden bir yasama organını görmek istediğini dile getirdi. Muhammed Morsi “Ne iktidarı tekelleştirmek istiyoruz, ne de parlamentoyu kontrol etmek istiyoruz. Bu Mısır’ın yararına olmayacaktır, önemsediğimiz tek şey de bu. Biz herhangi biri tarafın elinde olan değil, dengeli bir parlamento istiyoruz” dedi.
Müslüman Kardeşler geçtiğimiz baharda, laik güçlere güvence vermek için belirgin bir iyi niyet göstergesi olarak partinin meclisin yüzde 45-50’sinden fazlası için rekabet etmeyeceğini açıkladı. Ancak Özgürlük ve Adalet Partisi, Demokratik İttifak koalisyonunun bir parçası olarak hâlihazırda 500’den fazla aday sunuyor ve böylece parlamentodaki sandalyelerin yüzde yetmişinden fazlası için mücadele veriyor. Özgürlük ve Adalet Partisi, koalisyon tarafından oluşturulan kırk altı seçim listesinin yüzde altmışından fazlasına sahip ve tek kazananı olacak koltukların yüzde yetmişinden fazlası için yarışmayı planlıyor. Ancak, Özgürlük ve Adalet Partisi Genel Sekreteri Saad El Katatny’ye göre Müslüman Kardeşler’in adaylarının en fazla yüzde kırkının temsil için gerçek bir şansı var. Bununla birlikte, partinin parlamentodaki sandalyelerin yarısından fazlası için yarışmama sözünü ihlal etmesi, Müslüman Kardeşler’in niyeti konusunda laik kampın şüphelerini iyice arttırdı.
Birçok siyasi grup gibi Müslüman Kardeşler de geçtiğimiz bahar aylarında seçimlerden önce yeni bir anayasanın yapılıp yapılmaması konusunda uzun süren bir tartışma yürüttü. Siyasi güçlerin çoğunluğu, yeni parlamento ve cumhurbaşkanı görevlerine başlamadan önce bunların görevlerini tanımlamak için ilk olarak bir anayasa taslağının oluşturulması gerektiğini savundular. Ayrıca, ülkenin yeni anayasasını yazma ile görevli olacak kurulun durumunun seçimlerin sonuçlarından bağımsız olması gerektiğini savundular. Anayasa taslağının seçim galipleri tarafından değil, Mısır siyasi hayatının her kesimi tarafından hazırlanması gerektiğini savundular. İslamcı olmayan siyasi grupların çoğunun da kurulmak ve organize olmak için zamana ihtiyacı var.
Diğer yandan, Müslüman Kardeşler seçimlere hemen gidilmesi noktasında bir sorun görmüyor. Müslüman Kardeşler diğer İslamcılarla birlikte, seçimlerde olabilecek bir gecikmenin askeri yönetimi uzatacağını söylüyor. Bu nedenle, iktidarda bulunan askeri konseyin gücünü seçilmiş organlara devrettiğinde rakiplerinin endişelerinin giderileceğini savunarak, seçimlerin en kısa sürede yapılmasını sağlamaya çalıştılar.
Yasama seçimlerinin anayasa yazmayla görevli olacak kurucu meclisin yapılanması öncesinde 2011 Kasım’ının sonlarında yapılması planlanıyor. (Bu yazı hazırlandıktan sonra Mart 2012’ye kadar sürecek olan seçim maratonu başlamıştı; Sendika.Org’nin notu.)
Diğer siyasi partilerle ilişkileri
Şalabi, Özgürlük ve Adalet Partisi’nin diğer siyasi güçlerle ilişkileri sorulduğunda; “FJP ülkenin yararına olduğu sürece sadece İslamcı partilerle değil bütün partiler ve siyasi hareketlerle işbirliği yapacaktır” dedi. Ancak “ülkenin yararına” kelimesinin tanımı tartışmalı olmaya devam etmektedir. Ayrıca, FJP Müslüman Kardeşler’in eski üyeleri tarafından oluşturulan Mısır Akımı ile işbirliği konusunda hala tedirgindir. Mısır Akımı yaklaşan seçimlere “Devrim Sürüyor Koalisyonu” ile birlikte girecek.
Haziran 2011’de, Müslüman Kardeşler, Wafd’ı da içeren on yedi siyasal partiyle Demokratik Mısır İttifakı’nı kurdular. Bir ara ittifak kırktan fazla partiyi içeriyordu. Bugün ise, Özgürlük ve Adalet Partisi’nin koalisyonun listesinde çok fazla yerinin olduğu şikayetlerinin yanı sıra, İslamcı ve İslamcı olmayan siyasi güçlerin ideolojik farklılıklarından dolayı ardı ardına gerçekleşen ayrılmalardan sonra, El Karama ve Ayman Nour Ghad Partileri dâhil olmak üzere sadece on bir parti kalmıştır. En dikkat çekici ayrılık ise, Demokratik İttifak’ın bir zamanlar en önemli ortağı olan Wafd Partisi’nin ayrılığıydı. Birçok Wafd’cı, liderlerinin Müslüman Kardeşler ile ittifak oluşturma kararını alenen eleştirdi. Bazı Wafd’cılar bu eleştirilerini yapılan ittifakın Wafd’ı rakip örgütün önünde boyun eğer durumda göstermesine dayandırdı ve bunu Müslüman Kardeşler’in karşı çıktığı laik ilkelerin tehlikeye girmesi ile gerekçelendirdi. Ancak Wafd yetkilileri, ortak aday listesinde kendi adayları için yeterli yer olmadığı için Demokratik İttifak’ı bıraktılar. Her listenin ortalama sadece yedi koltuktan ibaret olması, çok sayıda partinin tek bir koalisyon oluşturabilmesini zor bir hale getirir. Ortak seçmen listeleri oluşturulmaya başlandıktan sonra, tüm koalisyonlar benzer kan kayıpları yaşamaya başlamıştır.
Mısır Bloku, önümüzdeki seçimlerde Müslüman Kardeşler’i dengelemek adına laik blok olarak tasvir edilen liberal ve sol güçler tarafından kurulmuş bir ittifaktır. İttifak, Sosyalist El Tagammu Partisi ve sermaye yanlısı Özgür Mısırlılar Partisi gibi çelişkili ekonomik gündemleri olan laik eğilimli partileri bir araya getirmiştir. Bloğun bazı üyeleri, Blok tarafından benimsenen belirli değerleri paylaşırlarsa İslamcılarla koalisyona girebileceklerini vurgulayarak, ittifaklarının herhangi bir siyasal gücü dışlamayacak bir şekilde kurulduğu konusunda ısrarcılardır.
Mısır Bloku, seçim kampanyasına start verdiği basın toplantısında Müslüman Kardeşler’e şiddetle saldırdı. El Tagammu Partisi’nden Rıfat El Said, MK’yi “Mısır ve Mısırlıları kaçırmaktan” dolayı suçladı ve ulusal çıkar pahasına olsa bile grubun amacının siyaseti hakimiyeti altına almak olduğunu söyledi. Rıfat El Said, İslamcı grupların uzun soluklu ve ateşli eleştirmeni olarak bilinir.
El Nur, İnşa ve Kalkınma ve El Asala gibi üç İslamcı partinin Müslüman Kardeşler liderliğindeki koalisyondan ayrı olarak İslamcı Blok adı altında ittifaka girmesinden sonra Müslüman Kardeşler ve diğer İslamcı siyasi gruplar arasındaki ilişkiler gerilmiş görüldü. Müslüman Kardeşler adayları İskenderiye’de Selefi adaylara karşı yarışacaktır. Müslüman Kardeşler’in sık sık eleştirmelerine rağmen, İslamcı Blok seçim stratejilerini FJP ile birlikte yürütebilir.
El Nur parti sözcüsü Nadir Bekir Jadaliyya/Ahram Online sitesine Blok ve MK’nin kazanabilecek aynı-tek koltuk için yarışmalarını önlemek için anlaşmaya vardıkların
ı söyledi, fakat FJP yetkilileri böyle bir anlaşmanın varlığını yalanladırlar. İskenderiye’deki iki partinin nihai aday kadroları, tek galibi olabilecek koltuklar için rekabetin sonuna kadar olabileceğini göstermektedir.
Ayrıca, MK ve El Nur seçimlerdeki karşılaşmalarında “temiz ve adil rekabet” taahhüt eden ortak bir belge imzaladılar, fakat bu anlaşmaya neden diğer partilerin de dahil edilmediği konusu açıklığa kavuşturulmamıştır. Bununla birlikte, iki İslamcı koalisyonun daha önce çok az seçeneği olan İslamcı seçmenlerin oyları için şiddetli bir şekilde rekabet edecekleri görülüyor.
Yeni İslamcı partiler ve laik bloklar arasında sıkışmış olan FJP, kendi listesini oluşturmak için MK’nin dışındaki önde gelen bağımsız adayları kullanmak istiyor. Örneğin, Kahire seçmen listelerini yürütmesi için parti liderleri, Hasan Nafaa’ya başvurmuşlardır. Nafaa, önde gelen bir siyaset bilimci, halk figürü ve Muhammed El Baradey’in Ulusal Değişim Derneği’nin eski koordinatörüdür. FJP başlangıçta ona seçmen listeleri üzerinde çalışması için partiye resmen katılmayacağına dair güvence verdi. Ancak Nafaa’ya göre, Özgürlük ve Adalet Partisi’nin teklifini kabul ettikten sonra, parti verdiği sözden döndü ve adaylığı için üyelik başvuru formunu doldurmasını istedi. Nafaa, MK’nin oportünizmini dolaylı olarak suçlayarak konuyu basına taşıdı.
Hükümet şekli
FJP; yasama, yürütme ve yargı arasında sağlıklı bir denge sağlayabileceği için parlamenter bir hükümet şeklini destekler.
Sosyal adalet
Özgürlük ve Adalet Partisi’nin misyonunda, “adalet” tanımlamasında üç unsur vardır: (a) kanun önünde bireylerin eşitliği, (b) sosyal adalet ve (c) toplumun tüm üyeleri arasında dayanışma. Özgürlük ve Adalet Partisi’nin parti programına göre, toplumsal eşitlik sadece, her vatandaşın üretime katılması ve devlet yardımlarından yararlanabilmesiyle sağlanacaktır. Aynı zamanda parti programına göre, engelli ve çalışamayacak durumda olanların temel ihtiyaçlarını sağlamak zorunludur.
Özgürlük ve Adalet Partisi’nin yoksullukla başa çıkmak için önerdiği çözümler kamusal hayır işlerini teşvik etmeye ve fakirlere mikro kredinin yanı sıra temel sosyal hizmetler sağlamaya da odaklanır. Yoksulluğu azaltmak için, petrol gelirlerinin yüzde yirmisinin sosyal programları finanse etmek için toplanmasını önerir. FJP ayrıca düşük gelirli hane halkına insanca bir yaşam standardı sağlamak için, sosyal güvenlik ve sübvansiyon sistemlerinin yeniden yapılandırılmasını önerir.
Ekonomi politikası
FJP parti programı açıkça özel mülkiyeti, özel sermayeyi ve serbest piyasayı destekler. Parti programına göre, devletin ekonomik rolü, sağlıklı bir yatırım ortamının sağlanması ve ülkenin altyapısını korumakla sınırlı olmalıdır. Bir işadamı ve MK’nin yükselen figürü olan Hasan Malik (Hassan Malek) Mübarek döneminde uygulanan yol gösterici ekonomi politikalarının sağlam olduğunu, fakat yolsuzluk ve adam kayırmanın bu uygulamalara gölge düşürdüğünü belirtti. Mübarek’in ticaret ve sanayi bakanı olan Raşit Muhammed Raşit’in (Rachid Mohamed Rachid) Mısır’da doğrudan yabancı yatırımcıları arttırmak için kabul ettiği politikaları desteklediğini de söyledi. Malik’in bu sözleri ile ters bir şekilde, Özgürlük ve Adalet Partisi’nin parti programı bu durumu “neo-liberal ekonomik politikaların dayatılması” olarak tanımlar.
FJP aynı zamanda devletin bağış ve devlet yardımları verilmesi ile yoksun gruplara yardımdan sorumlu olduğuna inanıyor. Ayrıca FJP, devletin adil ücret ve sosyal güvencenin garanti edilmesi ile işçileri koruması gerektiğini iddia ediyor. Ancak uygulamada, parti yetkilileri, Mısır’ın zaten kırılgan olan ekonomisini istikrarsızlaştırdığı gerekçesiyle devrimden sonraki işçi grevleri hakkında olumsuz konuştular.
Özgürlük ve Adalet Partisi’nin görüşüne göre İslami bankacılık Mısır’ın ekonomik refahı için faydalıdır ve ülkenin merkez bankası İslami bankacılık modelinin ticari bankacılık sektörünün genelinde teşvik edilmesi gerekir. Parti programında, FJP İslami yasalarca uygunsuz olan faizin yasaklanmasına hiç değinmez.
Toplumsal cinsiyet eşitliği
Kadın hakları konusunda Özgürlük ve Adalet Partisi’nin tavrı oldukça tartışmalı bir konudur. MK kadın üyelerinin iç seçimlere katılmasına izin vermez ve MK yetkilileri kadınların başkanlık için uygun olmadığını söylemiştir. Daha yakın zamanlarda, MK liderleri grubun kadınların cumhurbaşkanlığına aday olabileceklerine inandığını belirttiler, ancak FJP bu pozisyon için yalnızca erkek adaylara destek olabiliyor. FJP parti programı kadın hakları konusunda detaylı değildir ve bu belgede kadın kelimesi sadece altı kez geçer. Özgürlük ve Adalet Partisi’nin vatandaşlık konusundaki duruşu bütün vatandaşların eşit olması iken, parti programı kadın hakları konusunun şeriat ilkelerine tabi olması gerektiğini söylüyor. Parti programının arka planında, kendilerini ve dinlerini savunma hakları yanında kadınların eğitim ve iş alanında anahtar rollerine değiniliyor. FJP arka planında yine kadınların kendi görüşlerini dile getirmek ve karar mekanizmasının parçası olmak için kamu forumlarına katılabileceğini söylüyor. Ama ne parti programı ne de arka plan notları kadınların üst idari makamlarda ve liderlikte rolleri olabileceğini söylüyor. Uygulamada, ne Özgürlük ve Adalet Partisi’nin ne de MK’nin kadın liderleri vardır.
Din ve devlet
Kendi platformunda ve kamusal açıklamalarda FJP, askeri veya din adamları tarafından yönetilmeyen ama aynı zamanda “makased“in rehberliğinde, ya da şeriatın amaçlarıyla bağdaşan “sivil devleti” vaat etmiştir. Özgürlük ve Adalet Partisi’nin söylediğine göre, gayrimüslim azınlıkların kişisel statü konularında kendi uygulamalarını takip etmelerine izin verilmelidir. Aksi takdirde, Şeriat karar vermeleri için genel bir referans çerçevesi sunmalıdır. Partinin programı, gelecek hükümetin alması gerektiği biçim konusunda dinin daha az referans alındığı bir konumu savunmakta, hatta az çok İslamcı olmayan diğer partilerin programlarına benzemektedir.
Azınlıklar
“Azınlıklar” terimi, FJP programında sadece bir kez geçmiştir. Yine de, belge, ifade özgürlüğü ve kamu görevinde çalışma hakkı ile ilgili tüm konularda, din, ırk, renk, ya da cinsiyeti ne olursa olsun, bütün yurttaşlar arasında eşitliği savunur. Özgürlük ve Adalet Partisi’nin resmi görüşleri bazen sanki değiştirilebilirlermiş gibi Mısır Hıristiyanlarına ve Kilise’ye atıfta bulunur. Platform kilisenin “Mısırlıların reform ve değişim amacına ulaşmasına” olan yardımcı rolünü kabul eder. Platform ayrıca, kilisenin Hıristiyanlar ve Müslümanlar arasındaki iyi niyetin sağlanması; yetimler, özel ihtiyaçları olan bireyler ve yaşlılar gibi hassas gruplar için destek sağlanması, siyasi katılımın teşvik edilmesi, kültürel değerler ve ahlakın savunulması konularında çok önemli olduğu sonucunu çıkarmıştır.
Anayasa
14 Mayıs 2011’de yayımlanan bir açıklamada, FJP anayasa yapmaktan sorumlu kurucu meclisin seçimlerden önce belirlenmesini reddetmiştir. FJP’ye göre, anayasanın yazımını düzenleyen kurallar, 19 Mart 2011 tarihinde yapılan referandumda [seçime katılan yüzde 41 oranındaki] seçmenlerin yüzde 77’si tarafından onaylanan anayasal bildiride belirlenmiştir. FJP aynı gerekçelerle anayasa üstü ilkeleri formüle etmeyi reddetti.
Bu arada, FJP, birçokları tarafından anayasa üst
ü hakların bir açıklaması olarak görülen “El Ezher Belgesi”ni destekledi. FJP, ulusal sahneye uzlaşma getirdiği için değerli bir girişim olarak gördüğünden bu belgeye olumlu yaklaştı. FJP yukarıda adı geçen belgenin gayrimüslimlerin kişisel statü konularında kendi uygulamalarını takip etmelerini sağlayacak şekilde değiştirilmesini önerdi. Bu bağlamda, FJP aynı zamanda, gayrimüslim tanımını kendi platformundan farklı bir şekilde, meşru tek tanrılı inançların takipçileri olarak daraltmak istiyor.
Anayasa üstü ilkeler ile ilgili tartışma, İslamcıların bir sonraki parlamentoya hâkim olacağı korkusundan kaynaklanıyor. Bazıları da, İslamcıların böyle bir durumdan faydalanarak Mısır’ın devlet yapısını değiştirecek, bireysel ve demokratik hakları tehlikeye atacak bir anayasa yazacağından korkuyor.
Askeri mahkemeler
FJP şimdiye kadar ordunun faaliyetleri konusunda sessiz kalsa da, M Yüksek Rehber Yardımcısı Mahmud Ezat, MK’nin konu hakkındaki aylardır süren sessizliğini bozarak sivillerin askeri mahkemelerde yargılanmasına karşı olduklarını açıkça dile getirdi.
Grev kanunu ve işçi hareketleri
FJP, hükümetin geçtiğimiz Mart ayında ilan ettiği, grevleri yasaklayan yasa karşısındaki duruşunu henüz belirtmemiştir, ancak Müslüman Kardeşler yetkilileri SCAF’ın işçi grevlerine yaptığı muhalefete göz yummuştu. FJP yetkilileri, öğretmenlerin grevlerine, bu tür talepler için mevcut koşulların uygun olmadığını düşündüklerinden karşı çıktıklarını dile getirdiler. FJP Kahire şubesinin lider yardımcısı olan Adel Hamed, Özgürlük ve Adalet Partisi’nin halkın haklarını talep etmelerine karşı olmadığını açıkladı, fakat FJP bireysel taleplerin toplumun iyiliği için dengelenmesini tercih etti. FJP, Salheya işçilerinin durumunda olduğu gibi, birçok işçi grevinin sonlanması için arabuluculuk yaptı. Öte yandan, Müslüman Kardeşler’in aktivistleri geçen Eylül ayında bazı valiliklerdeki öğretmen grevlerini sonlandırmak için çalıştılar. Bazı haberlere göre, geçtiğimiz baharda Kardeşler’in tıp doktorlarının grevini de bastırmaya çalışmıştır.
Seçimlerde uluslararası izleme
FJP seçimlerde uluslararası izleme konusunda henüz resmi bir açıklama yapmamıştır, ancak genel başkan yardımcısı, Essam El Eryan Mısır haber sitesine böyle bir izlemeye karşı olduğunu söylemiştir. Bu arada, Özgürlük ve Adalet Partisi’nin üst düzey yetkilisi Muhammet Cemal Haşmet seçimlerin özgür ve adil olmasının garanti edilmesi durumunda uluslararası izlemeye neden itiraz edildiği konusunda SCAF’ı açıklama yapmaya çağırdı. MK 2010 seçimlerinde uluslararası izlemeden yanaydı.
Dış ilişkiler
FJP programı “Filistin sorununu” Mısır’ın en önemli ulusal güvenlik problemlerinden biri olarak tanımlar. Parti, geri dönüş hakkının yanı sıra Kudüs’ün başkent olduğu bir devletin oluşmasının Filistinlilerin hakkı olduğunu destekler.
MK’nin Mısır-İsrail barış antlaşmasındaki tutumu oldukça muğlak olmuştur. Mübarek’in düşüşünden bir hafta sonra, MK sözcüsü grubun anlaşmaya saygılı olduğunu ifade etti, halbuki diğer yetkililer anlaşmanın revize edilmesi gerektiğini sık sık dile getirdiler.
Finansman
MK yetkililerine göre, Özgürlük ve Adalet Partisi’nin kaynakları MK’den ayrıdır. FJP, gelirlerinin dokuz bin üyeden toplanan yıllık aidatlara dayandığını söylüyor. Parti üyeliği için yıllık ücret yüz elli Mısır poundudur. Bazıları MK’nin Suudi Arabistan’dan mali destek aldığını iddia etmiştir ancak bu iddialar kategorik olarak yalanlanmıştır.
Liderlik
Özgürlük ve Adalet Partisi’nin üst yönetiminde kadınların olmaması dikkat çekicidir ve bu durum MK’nin genç üyeleri arasında endişe uyandırmasına sebep olmuştur. Bazıları Özgürlük ve Adalet Partisi’nin genç üyeleri teşvik etmesindeki eksikliğin MK’nin bazı gençlerinin Mısır Akımı Partisi gibi diğer partilere katılmasına neden olduğunu söylüyorlar.
Katılık
MK ve yeni kurulan partisinin İslam hukukunun katı bir yorumuna doğru kaydığı yaygın izlenimi, laik eylemcilerin MK ve FJP’yi kötülemesine yol açtı. Bazı laik eylemciler, bu grupların din özgürlüğü, ifade özgürlüğü ve cinsiyet eşitliği için bir tehdit teşkil ettiğini iddia ediyor.
Silahlı Kuvvetler Yüksek Konseyi ile ilişkiler
İslamcı olmayan tarafta bulunan birçok eylemcinin iddiasına göre MK’nin siyasi faaliyetlerini yürütebilmesi için, SCAF’ın daha anlayışlı bir ortam yaratması karşılığında onların politikalarını desteklemesi sayesinde MK ve SCAF devrimden sonra bir uzlaşıya vardılar. MK ve FJP defalarca bu tür iddiaları yalanladı, ama FJP oluşturulduğundan bu yana, MK genellikle SCAF karşıtı gösterilere ve oturma eylemlerine katılmaktan kaçınmıştır ve sık sık bu yapılanlara karşı çıkmıştır.
Muhammed Morsi
MK Rehberlik Bürosu eski üyesi olan Morsi, Özgürlük ve Adalet Partisi’nin şu anki lideridir. 2000 yılında, Mısır Parlamentosu alt kamarası olan Halk Meclisine seçildi ve MK parlamenter blokunun sözcüsü olarak görev yaptı. Çekişmeli bir yarış gibi görünen 2005 seçimlerinde koltuğunu kaybetti.
Essam el Eryan
FJP Genel Başkan Yardımcısı olan Essam el Eryan aynı zamanda, bir cerrah, MK Siyasi Bürosu eksi başkanı, MK Rehberlik Bürosu eski üyesi ve MK eski sözcüsüdür. El Eryan siyasi nedenlerle son üç yıl içinde birkaç kez gözaltına alındı. 1987 ve 1990 yılları arasında Halk Meclisi üyesi oldu.
Refik Habib
FJP Genel Başkan Yardımcısı olan Refik Habib, kendi saflarındaki yüz kadar Hıristiyan’ın en önde gelen Kıpti’sidir. FJP’yi eleştirenler, Habib’in görevinin yüzeysel olduğunu ve onun gerçek etkisinin üst düzey görevini yansıtmadığını söylüyorlar.
Muhammet el Beltagi
FJP Genel Sekreteri ve aynı zamanda bir tıp doktoru olan el Beltagi 2005 ve 2010 yılları arasında çokça adı duyulan bir milletvekili olmuştur. Halk Meclisi’ndeki görevi boyunca, Al-Beltagi batan Selam feribotu, kuş ve domuz gribi, emlak vergileri ve enflasyon da dahil olmak üzere önemli konularda hükümetin performansını sorgulamıştır. Aynı zamanda Filistin mücadelesine destek vermede merkezi bir rol oynadı. El Beltagi Filo’da bulunan iki MK parlamenterinden biriydi ve İsrail tarafından gözaltından serbest bırakılmasından hemen sonra Gazze’ye bir konvoy hazırladı.
[Jadaliyya’daki İngilizcesinden Onur Varır tarafından 5deniz.net (Sendika.Org) için çevrilmiştir]