Kocaeli’nin Kandıra İlçesi’ne bağlı Kocayatmaz, İmranlı, Hacılar köyleri Gıda İhtisas Organize Sanayi Bölgesi tehdidiyle karşı karşıya. Kocaeli – Kandıra yolunda Kandıra F Tipi Cezaevi’nin yanında kalan köylerde yaşayanlar sanayi istiyor ama ‘verimli tarım topraklarına kurulmasın’ diyor. Yüzyıllardır bu topraklarda oturan köylüler evlerine gelen tebligatın ardından topraklarına Organize Sanayi Bölgesi yapılacağını duyuyor ve eylemlere başlıyor. Köylülerin […]
Kocaeli’nin Kandıra İlçesi’ne bağlı Kocayatmaz, İmranlı, Hacılar köyleri Gıda İhtisas Organize Sanayi Bölgesi tehdidiyle karşı karşıya. Kocaeli – Kandıra yolunda Kandıra F Tipi Cezaevi’nin yanında kalan köylerde yaşayanlar sanayi istiyor ama ‘verimli tarım topraklarına kurulmasın’ diyor. Yüzyıllardır bu topraklarda oturan köylüler evlerine gelen tebligatın ardından topraklarına Organize Sanayi Bölgesi yapılacağını duyuyor ve eylemlere başlıyor. Köylülerin ‘Kahve ektim o bile yetişti’ dediği topraklar plan üzerinde taşlık arazi olarak gösteriliyor. Köylüler, topraklarının verimli arazi olduğunu göstermek için mahsulleriyle Kocaeli Valiliği’nde eylem yaptı ardından köyün yolunu trafığe kapatarak seslerini duyurmaya çalıştı
Biz sizi kabaklarla, ıspanaklarla Kocaeli Valiliği önünde eylem yaparken gördük. Eylemleri neden yaptınız?
Hüsam Yılmaz: Eylem yaptık, her şey meydanda. Bizim için Valiliği basmaya geldi dediler. Basmaya gelsek kabakla pırasayla mı geliriz. Bıçakla sopayla, çapayla geliriz.
Evimize kağıt yolladılar işte anlaşmaya çağırdılar. ‘Şu kadar paraya topraklarınızı verin’ diyorlar vermezsek kanunla alacaklarını söylüyorlar. Biz de valiliğe gittik. Topraklarımızı taşlık arazi olarak göstermişler. Bizim toprağımız birinci dereceden tarım toprağı. Biz de bunu kanıtlamak için kendi tarlalarımızda yetiştirdiğimiz mahsullerle valiliğe gittik. Kendi ürünlerimizi pazardan aldığımızı bile söylediler. Pazarda da bunları satan benim zaten.
Bu toprakların taşlık arazi olarak gösterilmesi için bir heyetin en azından gelip inceleme yapması gerekir…
Tüm yetkilileri çağırdık hiç kimse gelmedi. Biz 700 yıldır buradayız bizim hiçbir şeyden haberimiz yok plan yapmışlar. Gelip demediler; hiç kimse de anlatmadı. Belediye Başkanı geldi “haberim yok” dedi. Ben burada evimi yaptım o zaman kimse bir şey demedi. Toprağı aldın ben ne yapacağım, evi aldın nereye gideceğim. Bize buradan git diyen yarın silahı da dayar ne olacak o zaman? Buralar tarım bölgesi yalan mı şimdi bu bizim yaptığımız tarım değil mi? 3 liraya 5 liraya kapatalım diyorlar. 15 bin verecekler, bugün bir daire ne kadar? Bizim arkadaşlarımızı makamına çağırmış kaymakam ki bu zamana kadar kaymakam yanına bir kere çağırmamış.
T. Z: (Kaymakamın tehdit ettiği köylü kendi ismini vermek istemedi, bu yüzden müstear isim kullandık) Kaymakam: “Babanın yatağını ben verdim” dedi. Sonra benim sicilimi okudu, işte adresimi, baba adımı, kimlik numaramı her şeyimi söyledi. Sopayı gösterdi anlayacağın.
İbrahim Arık: Valilikte derdimizi anlatıyorduk Ali Ayaz geldi. İl Genel Meclisi Başkanı AKP’li. Ben sinirlendim sürekli “Bilmiyorum” diyordu. Derdimizi dinlemiyordu ben de “Yakarım kendimi” dedim; sonra Ali Ayaz kaçmaya başladı. Biz de peşinden çıktık yetişemedik. Cenazesi olduğunu söylediler.
Daha önce köyün arazileri hiç kamulaştırıldı mı?
Bizim topraklarımızı mahkeme kararıyla alacaklarını söylüyorlar. Biz mahkeme bilmeyiz. Biz ilkokul mezunu insanlarız. Onlar bizden daha iyi bilirler. Kestane fabrikası dediler bizi işe alacaklarını söylediler, topraklarımızı aldılar. Mahkememiz sürüyor hala. Geldiler cezaevi yaptılar bir şey demedik. Yol devlete lazımdır dedik toprağımızı verdik.
Buraya fabrika yapılacağı duyulduktan sonra civar köylerdekilerden size destek oldu mu?
Buraya sanayiyi yapınca buradaki tüm topraklar etkilenecek. Sadece bizim İmranlı köyü değil civardaki birçok köyün arazisi tehlikede.
Çevremiz çok önem vermiş bizim olayımıza. Bizim yer davası olunca diğerleri de buna bir bakmışlar. Burada hiç kimse gerçek tapu sahibi değil. Hepimizin tapuları babalarımızın dedelerimizin üzerine ama bizim köyde çatlak yok. Yani kimse arazisini bölmedi. Köyde duran kişi toprağı fiili kullanıyor. Önceden işte Hacılar karıştı, Kaymaz’ın şu kadar toprağı gitti derken sıranın bize de geleceği belli bir şey. Organize sanayi yapılacağı söylentisi epeydir dolanıyordu, 1995’ten beri. Bu şekilde olunca mirasçılara gün doğdu. Adam mirasçı, burada kalmıyor. Diyelim ki Himmet abi. Bunun tarlasına 22 kişi giriyor ama toprağın gerçek sahibi 5 ya da 6 kişi; onlar o toprağı işliyor. Geri kalan 16 kişi beleş. Şimdi sen bunlara deyince 20 milyar diye adamın gözü parlıyor. 80 dönüm. Ona 500 metrekare düşüyor. Onun hesabını yapmıyor. Bu hissedarlara sorsan ‘hangisi senin tarlan’ diye bilemez. Ben 80 dönümün taşını bile biliyorum. Hemen satacak orayı. Bu yüzden diyorlar ki, ‘köylü satıyor’. Ama o toprağı işleyene sormuyor ki. Onlar satmak istemiyor diye. Ha diyorlar sattılar diye ama 6 bin kişiden 30’u geçmez satan. Bunlar bu zamana kadar tam olarak sattıramadılar ve milletin gözü açıldı. Bundan 2 ay önce söylentiler çıktı. Çok para vereceklerdi. Millette uçuk hayaller vardı. Kimisi İzmit’ten arsa alıyordu, kimisi Antalya’ya gidiyordu falan. Şimdi 3 liraya 5 liraya bu iş olunca hepimiz zıpladık. Çay parasına verecekler. Buradaki toprağın 10 dönümünü 24 milyara alan var. Bu alanda fabrikası olup yıkılacak olan Mümin Dizdar adında biri var, o da ‘Madem sanayi yapacaksın benim fabrikam var onu da dahil edin’ diyerek dava açmış.
Topraklarınız için şimdikinden daha yüksek bir para önerseler satmayı düşünür müydünüz?
Aynur Akay: Bizim topraklarımızı alınca biz ne yapacağız? Para verecekler ama huzur olmayınca ne yapacağız? 46 senedir orda sabanla da motorla da tarla sürdük. 60 dönüm toprağım var 8 tane çocuğum var. Ben toprağı verdimden kelli çocuklar ne edecek. Ev yaptık. Yol vurdu, yıkıldı 20 dönüm gitti. Keten fabrikası yaptılar 22 dönüm gitti hangi çocuğumuz yemek yedi bir yudum su içti. Her şeyi yetiştiriyoruz, ne ekersek o yetişiyor. Bizim karnımız toprağımızla doyuyor, başkasını da doyuruyoruz, hep birlik doyacağız. Topraklarımızdan vazgeçmeyeceğiz. Bizde herkes çalışır. Kadın erkek çoluk çomak herkes çalışır bizde.
AKP İÇİN MÜCADELE VERDİK
Yadigar Derin: Biz bu toprakları çocukluktan beri sürdük. Atla, sabanla başladık, bugünlere geldik. Babam yatalak hasta, bitkisel hayatta. Biz kimseden bir şey istemedik, çoluğumuzun çomağımızın karnını doyurduk. Evlat yetiştirdik. Çocuğum şu anda askerde. Bizim topraklarımızı sanayi yapmak istiyorlar. AKP Milletvekili Fikri Işık’ı aradım telefonla, dedim ki “Biz sizin için mücadele verdik, bizim topraklarımızı istiyorlar.” Dedi ki “Siz fabrikaya karşısınız.” Biz sanayiye karşı değiliz ama gelsinler bizim Kandıra yolunun öbür tarafında taşlık arazimiz var, oraya yapsınlar; biz de yardım edelim, hep beraber yapalım.
Bizlere diyorlar ki, “Ceviz satacaksınız, fındık satacaksınız.” Bizim topraklarımızı aldıktan sonra biz bu cevizleri nerede yetiştireceğiz nerede satacağız. Bugün bizim başımıza gelen yarın başkasının başına gelecek. Bu topraklar kolay kazanılmadı bizim babalarımızdan, dedelerimizden kaldı. 700 yıldır buradalar.
Gece saat üçte bu toprakları yeri geldi işledim. Ben sabah başlayıp gecelere kadar çilek yetiştirmek için çalıştım. Çoluğumu çomağımı rezil etmemek için çalışıyorum. Kendi sigortamı kendim ödüyorum, devletten de hiç yardım beklemedim. Topraklar babamın üzerine ama babam yatalak hasta bu yüzden toprağı işleyen benim. Ben babamın bitkisel hayatta olması sebebiyle devletten bazı yardım taleplerinde bulundum ancak devlet bana yardım vermedi. Nitekim uğraştım mücadele verdim, üç beş hayvan edindim. Bir manada kendi fabrikamı kurdum. Şimdi birileri gelip diyor ki, “Senin fabrikayı kapatalım biz fabrika kuralım. Sizi işe alalım.” Gelsin görsün benim ahırımı.
Biz yetiştirdiğimiz mahsulleri pazarda pazarlıyoruz, İzmit’te duran vatandaş da buradan gıdalanıyor. Devlet bizden 500 liraya alıyor buğdayı, ekmeği satıyor şu fiyattan. E biz buğday yetiştirmezsek buradaki vatandaş ne yiyecek. Et ithal ettiği gibi buğday ithal edecek. Ben daha önce samancılık yaptım, Pendik’te evvelden hayvan yetiştiriyorlardı şimdi hepsini kapattılar ve eti dışarıdan ithal ediyoruz. Bizim burayı kapatırsa yarın öbür bölgeleri de kapatacak sonunda buğdayı da dışarıdan ithal edeceğiz. Bakanlar, milletvekilleri hiç gelmediler.
Bana destek versinler, Tavşantepe’yi besleyebilirim. Çalışarak bunu yapabilirim. 40 milyar borcumu ödedim. Her bir şeyimizi çalışarak aldım. Eti dışarıdan almasınlar bana imkan versinler eti ben yetiştireyim. Kandıra’nın hindisi meşhurdur ama 3 sene öncesi kuş gribi var dediler, tavuk, hindi hapsini telef ettiler. Şimdi de topraklarımızı öldürmeye çalışıyorlar.