Kadro yok dayak var hocam
KPSS sonuçları tartışılmaya devam ederken ataması yapılmayan öğretmenler, öğretmen atamalarının yapılacağı ağustos ayında Ankara’da eylemdeler. Ankara’da Abdi İpekçi Parkı’nda 15 Ağustos’ta buluşan ve “Kadrolu, güvenceli iş” talebiyle oturma eylemine başlayan Ataması Yapılmayan Öğretmenler Platformu üyesi öğretmenlerle görüştük. Söyleşiden 3 saat sonra polis öğretmenlere saldırdı ve 50 öğretmen gözaltına alındı. Öğretmenlerin eylemi sürüyor Güvencesiz eğitim emekçilerinden […]
KPSS sonuçları tartışılmaya devam ederken ataması yapılmayan öğretmenler, öğretmen atamalarının yapılacağı ağustos ayında Ankara’da eylemdeler. Ankara’da Abdi İpekçi Parkı’nda 15 Ağustos’ta buluşan ve “Kadrolu, güvenceli iş” talebiyle oturma eylemine başlayan Ataması Yapılmayan Öğretmenler Platformu üyesi öğretmenlerle görüştük. Söyleşiden 3 saat sonra polis öğretmenlere saldırdı ve 50 öğretmen gözaltına alındı. Öğretmenlerin eylemi sürüyor
Güvencesiz eğitim emekçilerinden Ömer K. ile eylemleri, talepleri ve ülke gündemi üzerine konuştuk.
Öncelikle bize kendini tanıtır mısın?
2008 Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Ereğli Eğitim Fakültesi Türkçe Öğretmenliği Bölümü mezunuyum. Şu anda özel bir etüt merkezinde çalışmaktayım. Az da olsa kendime biraz harçlık çıkartıyorum ama şöyle söyleyeyim, öğretmen olduğumda alabileceğim ücretin neredeyse çeyreğinin çeyreğinden düşük. Bununla yaşamaya çalışıyorum.
Mezun olduktan sonra ilk sene sınava çalışmak için 6-7 ayımı ayırdım. Daha sonra hiç beklemediğimiz sonuçlar, kopya skandalları, sınavın içeriğindeki yanlışlıklar, yanlış sorular bu sınavın güvenilirliğinin ve geçerliliğinin olmadığını gösteren pek çok şey herkesi etkilediği gibi beni de psikolojik olarak etkiledi. Ataması Yapılmayan Öğretmenler Platformu’nun ortaya çıkmasıyla beraber farklı bir umut doğmuş oldu. Kurumsal olmayan bir mücadele biçimi bir platform şeklinde. 2009’un Ağustos ayından beride AYÖP’le beraber hareket etmekteyim.
Peki öğretmen olabilmek için nasıl bir süreç geçirdiniz, neleri düşündünüz?
Ben iki yıldır Ankara’dayım. İki yıldır her türlü başvuruyu yaptım ve çıkmadı. Ücretli öğretmenlik için de başvurdum. Ama şöyle bir acayiplik var. Öğretmen olmasanız bile ücretli öğretmenlik için başvurabiliyorsunuz. Bu nedenle bir işletme mezununu sınıf öğretmenliği yaparken görebilirsiniz. Tabii bu da bir sistem sorunu. İnsanlar işsiz ve aç. Bir diğer iş seçeneği olan dershanede çalıştığımız zaman başlangıçta alabileceğimiz para 300-500 liradır. Sadece parası değil tabii ne öğretmen kimliğiniz oluyor ne paso alabiliyorsunuz hatta birçok dershanede sigortasız çalışıyorsunuz. Stajyerliğinizin ilk iki yılını böyle geçirmek zorundasınız. Sosyal güvenceniz zaten yok. Her türlü detayı değerlendirmek tartmak durumundasınız ve tabii ki diğer taraftan KPSS kıskacını yok sayamıyorsun. Sınava biraz hazırlanacak zaman kalıyor.
15 Ağustos’ta ataması yapılmayan öğretmenler Ankara’da buluştu ve bir eyleme başladı. Bu eylem Abdi İpekçi Parkı’nda devam ediyor. Bu buluşmayla neyi hedeflediniz?
Eylemlerimizde aslında şunu hedeflemiştik Milli Eğitim Bakanlığı’nın açıkladığı 31 bin kadrolu öğretmen alımı var. Bir de TBMM’den çıkan 70 bin kadro var. En azından ağustos ataması için dedik ki burada güzel bir mücadele örneği sergilersek o zaman açılacak kadro sayısı 70 bine çıkabilir. Tabii durumdan muzdarip 300 bin insan var ama hani bu kazanım açıkçası gerçekleşebilir. Bunun yanısıra KPSS’nin kaldırılması ve ücretli öğretmenliğin kaldırılması talebimiz de olmazsa olmazımız. Bir de KPSS’nin kalkması bizim için çok önemli.
Peki sizce de bugün tek sorun atanmamak mı?
Zaten atanan olsa da sözleşmeli olarak atandığı için yine güvenceli olduğunu söyleyemeyiz. Sözleşmeli öğretmenler de bugün şöyle bir noktada; her ne kadar sendikal hakkı da olsa son dönemde onlar da platform olarak mücadele tarzı geliştirmeyi kararlaştırdılar ve bizler de onlara paralel mücadele yürütme niyetindeyiz. Çünkü birbirimizi kesen çok fazla nokta var. Dediğimiz gibi atamadan sonra her şey bitmiyor ki. Bu insanlar mücadele yolunu seçiyorlar. Demek ki hiçbir şey bitmiyor. 70 bin kadroyu elde ettik diyelim, yine de bitmiyor. Çünkü her yıl 50 binden fazla insan eğitim fakültesinden mezun oluyor. Sadece atanmak çözüm değil. Topyekün nasıl kazanılır, nasıl çözülür bunun için adımlar atmak gerek.
AYÖP’ün sendikalara olan yaklaşımı nedir?
Zaten sorun eğitim sorunu ise eğitim sendikalarıyla tabiî ki ortaklaşmamız gerekiyor . Birlikte bir şeyler yapmamız gerekiyor; gücümüz artsın, sesimiz duyulsun. Onların varlığı bizim yalnız olmadığımızı gösteriyor. Çünkü bizim kurumsal bir yapımız yok, hakikaten güvencemiz yok. Sendikaların daha oturmuş bir zeminde aldıkları bir yol var. Onların şu alandaki varlığı, bizimle oturmaları bile buraya çok şey katacaktır. 2009’da yaptığımız açlık grevinde her biri her gün gelip bize destek oldular. 40 kişi ile biten açlık grevi sonrası yürüş sırasında halkın katılımıyla eylem yüzlerce kişiyle olmuştu. Bugün bu anlamda biraz daha yalnızız. Bu yalnızlık her anlamda daha çok baskı ve şiddet ile sonuçlanıyor.
Sendikalarla dayanışmanın dışında sizi ortak bir zeminde buluşturan unsurlar var mıdır?
Bizler zaten işsiz, hiçbir sosyal güvencesi olmayan öğretmenleriz. Kadrolu, sözleşmeli olan öğretmenlerin de kısa bir süre içinde belki işsiz değil ama güvencesiz olacağını biliyoruz. Bu durumda aslında hepimizi aynı gelecek bekliyor.
Bu sürece ilişkin olarak AYÖP ne diyor ve bundan sonrası için ne düşünüyorsunuz?
Açıkcası tek bir umut var: Şu içinde bulunduğumuz süreç TEKEL işçilerinin Ankara’da başlattığı mücedele onun öncesinde bizim başlattığımız süreç… Kesinlikle muhalif bir tavır var ülkede. Öğretmenlerde olsun sağlık emekçilerinde olsun. Referandum ve sonrasındaki seçim süreci bizce çok önemli. Doğru adımlar atılırsa bir şeyler çözülebilir. Bu iktidar olsa bile. O yüzden umutluyuz. Bu süreç durağan değil. Durağan bir süreçte olsaydık belki biraz daha o an içindeki bulunduğumuz duruma göre taleplerimiz olurdu. 310 bin öğretmenin hepsine iş, güvenceli kadro daha abartılı gelebilirdi. Ama şimdi öyle değil ve umudumuz var.
AYÖP olarak referanduma dönük ortak bir cevabınız olacak mı?
AYÖP olarak referanduma hayır diyoruz. Çünkü evet desek atanmak için niye uğraşalım? Hiçbir şey çözülmüş olmayacak, yine güvencesizlik olacak. İnsanlar birçok şey yaşıyor mesela hastalanıp hataneye gidemiyor, evlenmek istiyor evlenemiyor, çoluğuna çocuğuna istediği bir şeyi alamıyor. Bunlardan yine kurtulamayacağız. Dövizlerimize de referanduma hayır dediğimizi hiç çekinmeden yazdık. Çekinmiyoruz da hatta bu eylemimizi sürdürebilirsek 12 Eylül’e kadar da devam etmeyi düşünüyoruz.
AKP iktidarı ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın soruna yaklaşımını nasıl değerlendiriyorsunuz?
İnsanlar artık bıkmış durumda. 500 kişinin kopya çektiğini biliyoruz. Çok somut elimizde deliller var bunu basına da anlattık. Uzun bir süredir ne istediğimizi bakanlığa, meclise giderek anlatmaya çalıştık ama sesimizi duyan olmadı ya da duymak işlerine gelmedi. Bu ülkede öğretmenler işsiz kaldığı için bunalıma girip intihar etti. Bu bile AKP’nin ve bakanlığın bize neyi uygun gördüğünü gösteriyor.
